Bir vapurdan daha fazlasını arıyorum iğreti cevaplarının
ardında. Iğreti, benim de yabancı olduğum bir şey. Peki niye?
Bir keresinde ben denizen üstünde yürümüştüm… evet bunu
yaptım.
-
Ne kadar kararlı ve emin olduğunu görüyorsun değil mi?
-
Abi bu bana çocukluğumu hatırlatıyor.
-
Ona kadar sayar mısın?
-
Bir ki dört üç…
-
Ney?
-
Bir ki dört üç… herkes o ‘i’ yi yutuyor. Bu
kadar üstüme yüklenme.
Sayın
yolcularımız lütfen vapurdan inerken ve vapura binerken sürme iskeleyi kullanıyoruz.
-
Oo hadi uçuşa geçiyoruz. Hanımefendi şey
kemerlerimiz yok da, nerede acaba?
-
Ne, ne kemeri ayol, ne bileyim ben?
-
Şey, abi bak altta can yelekleri var, onları
takıyoruz.
-
Aptal herif boğulurken takılıyor onlar.
-
Ney? Kim boğuluyor. Ayy yetişin batıyoruz.
-
Allah senin belanı vermesin kadın ne batması?
Sayın yolcularımız, keptınınız konuşuyor. Birazdan elli
metrenin üstüne çıktığımızda yoğunlaşacak dalgalanmalardan lütfen tedirgin
olmayınız. He bilcümlenize hayırlı yolculuklar.
‘’okuyun yavrularım, özenilmesi gereken ayı oğlu ayının
oğullarından olmayın. Isterseniz eşek de olabilir. Eşek olabilir darken yani
mecazi anlamda, yani ayı olunda demiyorum. Ulan ben ne diyorum?’’
Dileklerde
bulunurum bazı bazı. Hayalperest olduğumu söylerler, söylesinler. Nitekim en
kendi hayallerim peşinden gidiyorum.
Acı
çektiğini biliyorsun değil mi?
Mutlaka… sen acı çekmiyor musun
yanımda bulunurken? Acının derecelerinden söz edebilirsin. Herkes böyle bir
acı, böyle bir bağ, böyle bir sevgi yok cümleleri sarf eder bilirsin safi kendi
öznelerini oluşturan cümlelerde. Dışarıya kapalı göz ve sadece kendi
cehaletinde. Bundan söz ettiğim insanların cahil olması değil. Her birey kendi
öznesinde cahildir, sadece birinci tekil şahıstan ibaretse sürdürdüğü yaşamı.
Acı çektiğini bilerek
sürdürüyorsun yaşantını, seninki de birinci tekil üzerinden değil mi peki?
Ben acıyı kabullenip çekiyorum,
bildiğim için. Yoksa işlerim, dilediğim şeyler gerçekleşmeyince cümlelerime
‘lanet olasıca hayat’ soyutluğundan bir üçüncü şahıs eklemiyorum… güle güle…
Vapur yolculuğu sürüyor. Sahi
nerede o gürültü patırtılar? Şu ablayı vapurun batmayacağına inandıramamışlar.
‘’Ablacığım merak etme tanrı bile
batıramayacak bu vapuru.’’
(G):‘’Bak bak şunun özgüvenine tipine
tükürdüğüm. Işi gücü yokmuş gibi lanet kadına tanrı bile batıramaz diyor.’’
(A):‘’Aha da adam sana kızıyor
yavrucuğum Ayy batacağız vallahi, öleceğiz burada.’’
Ölümün getirileri ve götürüleri
bir teraziye konmuş. Hangisi ağır geliyorsa insanların neye daha çok bağlı
oldukları tartışılıyormuş.
‘’Abla, ölümden korkar mıydın sen
hep böyle?’’
(A):‘’Ayol ölümden kim korkmaz.’’
‘’Bana yaşamını tanımlar mısın?’’
(A):‘’Hıı?’’
‘’Tamam hatalıyım… mesela en
mutlu olduğun günü hatırlar mısın, anlatır mısın?’’
(A):‘’En mutlu olduğum gün… ayy
heyecanlandım şimdi.’’
‘’Peki en mutsuz olduğun gün
abla?... abla?’’
(A):‘’İşte beni şimdi tekrar öldürdün
evlat!’’
(G):‘’Ulan ne yaptın hayvanın oğlu,
öldürdün kadıncağızı.’’
‘’Kadın şimdi mi ölmüştür? Yoksa
bunu nüksettiren ben miyim? Ben sadece öldüğünü hatırlattım ona. Hangimiz ölü
olmadığımızı ıspatlayabiliriz?’’
Vapur yolculuğuna devam
etmektedir.:
‘’Sayın yolcular martı
istilasından mütevellit en yakın vapor limanına acil yanaşma yapmak zorundayız.
Ayy unuttum. Keptınınız konuştu.’’
Vapurun kalkmasına son üç dört
iki bir. Vapurumuz havalamıştır.’’
*
‘’Beyfendi lütfen cam kenarı
benimdi. Bakın biletim.’’
‘’Allah Allah yaa, sanki şurada
dursa ölecek!’’
‘’Sayın yolcularımız yoğun sisten
dolayı gözünüz hiçbir şeyi görmeyebilir, lütfen sakin olunuz.’’
‘’Hay Allah kahretmesin, şimdi mi
söylenir?’’
*
‘’Çocuğu görüyor musun? Kaç
yaşlarında vardır?’’
‘’Beş yaşında var yok gibi.’’
‘’Beşe kadar sayar mısın?’’
‘’Bir iki dört üç’’
*
‘’Her şeyin sonucuna sen
katlanırsın.’’
‘’Bana ne be her şeyden.’’
‘’Yanlışların kimi etkiler?’’
‘’Beni.’’
‘’Başkalarının yanlışları?’’
‘’Yanlışı kim yaptıysa, onları.’’
‘’Emin misin?’’
‘’…’’
*
''Of be abi, hep şu can
yeleklerinden birini giyme hayalim vardır. Keşke giysem be, bi ekşın falan olsa
hemen giysem ben de.''
(G):''Oğlum aptal mısın sen, ne bu
can yeleği fantesizi?''
''İşte , ölme korkusu yaşayalım,
ölmeyelim diye.''
''Ölüm her an yakındadır,
bilemezsin. Bakarsın, ölmek daha güzeldir, ne dersin?''
''Abi, şey alt tarafı can
yeleğini giyecektim.''
(G):''Giy sen nasılsa batacağız. Bu
hayvan tanrı bile batıramaz bu vapuru dedi. Ulan sen kimsin, ne haddine şu
teneke yığınına güveniyorsun?''
''Batıramaz diyorsam vardır bir
bildiğim.''
Vapur teklemeye başlamıştır.
''Aman ne oluyor?''
İnsanların ayakları ıslanmaya
başlamıştır.
(G):''Ulan şomağızlı it oğlu it.
Allah’ın işine karışılır mı? Al batıyoruz işte.''
Herkes koşuyor, daha once hiç
koşmadıkları kadar hızlı. Sınırlı alanlarında kaçışıyor ve daha çok korkuyorlar
ölümden.
(G):''Kaptan konuşsana lan ne oluyor.
Yanaşsana bir limana.''
''Kaptan yok, kimse yok.''
(G):''Ne demek kimse yok, nasıl
gidiyor bu vapur?''
''Kendiliğinden…''
(G):''Nasıl kendiliğinden?''
''Siz nereye gidiyorsunuz ki?''
(G):''İşte, vapura bindik,
geliyoruz.''
''Ama, nereye?''
(G):''Şeyeee işte… sen nereye
gidiyorsan biz de oraya gidiyoruz.''
''Biz kim?’'
(G):''Diğer yolcular, işte onlar.''
''Benim nereye gittiğimi biliyor
musunuz?''
''Yo…''
(G):''İşte, biz nereye gidiyorsak sen
de oraya gidiyorsun.''
''Biz
kim?''
(G):''Biz…''
''Sen
onları tanıyor musun?''
''Sayın yolcularımız, keptınınız konuşuyor. Galeyan isimli
yolcumuz bu durakta inecektir.''
(G): ''Ben, ben
mi, bana mı sesleniyor?''
**
''Sayın yolcularımız keptınınız konuşuyor. Abla isimli
yolcumuz bu durakta inecektir.''
''Haydaa yine ne diye yanaşıyoruz limana. Bu vapur da
sürekli bir yerde duruyor.''
**
''Galeyan Bey hadi ininiz aaa. Daha elimde yığınla liste
var.''
(G):''İyi de burası hiç güzel değil ki.''
''Onu bana söylemeyeceksin.''
Vapur yolculuğuna devam etmektedir.
Umutlarım olurdu, onlara binaen hayal kurardım. Ve teperdim
kimilerine göre fırsatları. Beklerdim ve suda yürürdüm ben. Bana deli derlerdi;
ama asla aptal diye hitap etmezlerdi. Çünkü boğulmaktan korkmazdım.
En arkaya geçerdim, bilakis cam kenarına. Hayatın sisli
olması, rüzgarın tadına varmamız engellemezdi. Uçuşurdu saçlarım. Şimdi, önümde
kendi idealarım. Hadi bakalım, ben kendi vapurumun kaptanıyım. Kaptan nerede
kaldı benim limanım?
''Sayın yolcularımız vapurdan inerken ve vapura binerken
lütfen sürme iskeleyi kullanıyoruz.''
***
-
Aferin, öğrenmişsin kağıttan vapur yapmayı… ne
o, ne yazıyor üstünde?
-
Benim hikayem babacığım.
-
Silinmesin ama giderken?
-
Sudan korkan insanların hikayeleri ıslanır.
-
Ee, nereye gidecek bu vapur?
-
Benim istediğim limana.
22.03.2013