belki

senin aynadan gördüğünü ben "dıvardan" görürüm. Oğuz Atay- Babama Mektup

23 Şubat 2015 Pazartesi

TEKRARLAMALAR-2


Markete girdim: bir kutu mürekkep kartuşu alabilir miyim?

“buyurun” dedi. yineledim. Bir kutu kartuş alabilir miyim?
“Buyurun!” diye yineledi, poşete geçirdiği ekmeği, para üstüyle birlikte alışverişini tamamlayan müşteriye verdikten sonra. Yineledim! BİR KUTU....
 ulan içimden söylüyormuşum:
“Bir kutu kalem kartuşu alabilir miyim?”
“Siyah mı lacivert mi?”
“Lacivert”
“”NnEe KkAaDdAaRr??””
“ekmekbirpaketsütyarımkilotavukonyumurta(Ne oluyor yahu?)toplam32ira.(Çüş kartuş mu?)”
diğer adam ne kadardan sonra elindekileri benden daha hızlı verdiği için önce onunkileri hesaplamıştı.gerçi benim paketim tezgaha bile konmamıştı henüz. Bekliyordum.
“Kim ölmüş?”
“Şu karşı sokakta Hacı Emmi yok muydu?” Var mıydı?
“Hangisi?”
“Yok mu yahu şu yaşlı olan. Oğlu galericilik yapıyor. Bir ara kızmışlardı da birbirlerine oğlan evi terk etmiş, baba da evlatlıktan reddetmişti.”
“Heee! Onları diyorsun. Barışmadılar mı onlar sonra?”
“Uzun yıllar küs kaldılar baba oğul; amcalar devreye girdi, adamın diğer çocukları araya girdi; ne çocuk geri döndü ne de babanın öfkesi dindi.”
(Hala bekliyorum)
“Bir iki kere kalp krizi de geçirmişti bu adam.”
“He ya he! Sonra oğlan öfkesini gömdü içine, benim yüzümden benim yüzümden diye diye kendini yiyip bitirmişti ilk kalp krizi geçirdiğinin ardından adam. Sonra adam iyileşince barıştılar ya, ondan sonra taşınmıştı buraya oğlan tekrar.”
“Doğru doğru”
-Ne kadar?
“Ne vardı senin?”
-Lacivert kartuş!
“Dur bakayım... Lacivert yok siyah vereyim.”
Yok.....
“Allah rahmet eylesin, Allah taksiratını affetsin, ne diyeyim.”
Allah rahmet mi eylesin? Ateist değil miydin lan sen nereden çıktı Allah?
“Amin amin”
hayırlı işler, deyip dükkandan çıktım, sohbetinizin içine edeyim, dedikten sonra, tabii içimden.
Cenaze kalabalığını görmüştüm henüz dükkanın içindeyken. Sela da yeniden verilmeye başlandı, aklıma çocukluğum geldi: çocukluğumda duyduğum selalardan sonra birinin öldüğünü anlayınca gözlerim dolardı. Belki de kaybedecek insanlar olduğu için hayatımda, onları kaybetme olasılıklarımı dürtüklerdi duygularım ve ağlamaya başlardım. Büyüklerin dediklerinden dışarı çıkmazdım.
“Gidin oğlum cenazeye sevaptır!”
bunu diyen kadının, daha önce bana söyleyen versiyonlarına da itimat edip hiç tanımadığım, yüzünü bilmediğim bir dünya insanın cenazesine katıldım; hiç görmediğim insanlara hakkımı helal ettim; git sevaptır, dediler diye. Böyle diye diye bir sürü cenazeye gittim, sevaptır diye diye; sevapları işlediğimi düşüne düşüne; çünkü bilmiyordum Tanrı sevap kabul edeceğine dair söz vermemişti; belki de kabul etmeyebilir. Yine de sevap ümidiyle gidilirDİ, tüm cenazelere; annemin cenazesi dışında.
Annemin cenazesine Sevaptır diye gitmedim.
Gitmedim annemin cenazesine, sadece olması için iyilik.
Sela verildiğinde akmadı gözyaşlarım, kaybedeceklerimin olasılığın dürttüğü için duygularım.
Çünkü kaybedecek kimse daha kalmamıştı
Beni kaybedecek kimse de.
Annemin cenazesine benle birlikte bir dünya insan, sevaptır telkinleriyle birlikte saf tuttu.
 Annemin cenazesiyle birlikte, tabutun başında bir dünya insan, ellerini birleştirdi önlerinde.
Bir dünya insan düşündü, kaybetme olasılığı olan insanlarını,
Ve şükrettiler kaybetmedikleri için.
Benimle birlikte hüzünlendiler iki saat,
Sonra yemeklerini yediler-helali hoş olsun- ve gittiler kaybetme ihtimallerine.
Omuzlarını omuzlarıma dayadılar yanımda saf tutarken,(omuz omuza değince namaz kabul oluyormuş, allah'tan yanımda benden kısa biri yoktu)
Elleriyle omuzlarımı okşadılar ve benimle birlikte tabutunu omuzladılar annemin; gitmeyin, götürmeyin diyemedim.
Haklarını helal etti bir dünya insan, benim bile ilk defa gördüğüm veya görmediğim; çünkü herkesi tek tek göremedim.
O günden sonra da kimsenin cenazesine gitmedim.
Hızlıca uzaklaştım, ben markete girdiğimde ortada görünmeyen; fakat çıktığımda marketin önüne kadar biriken kalabalıktan. Derhal eve girdim, kapıyı kapatıp, birkaç kere kilidi çevirdim.
Bütün perdeleri açtım; perdeler açıldıkları anda bir dünya toz bıraktılar arkalarında. Tüm perdeleri açtım, artık sadece benim olan evimin. Montumu çıkartıp rastgele koltuğun birine attım ve haykırmaya başladım:

Hiç yorum yok: